Rakı Hazırlamak ve Rakı Servisi Yapmak
( tarihinde yayınlandı)Yeme-içme konularının çoğunlukla kişisel keyiflere dayandığını ve değişkenlik gösterdiğini şiddetle ifade ederek başlamak doğru olur sanırım. Rakının kültürlerle etkileşim içinde olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Trakya'daki rakı adabı ile Adana'daki rakı adabı birbirinden farklıdır. Hatta üretimi bile farklıdır.
Rakıyı kendi başınıza koyacaksanız bunun için üç seçenek var:
1- Sıvı doldururken parmağın bardak içine konulması ile sıvının miktarını belirlemek.
2- Göz kararı koymak ki bu kimi zaman tadım yaparak kimi zaman da ses ile oluyor. Bu konuda pek bir fikrim yok ama şişeden veya çaydanlıktan akan suyun çıkardığı ses yankısı ile dolma oranını ayarlaadığını belirten arkadaşlarımız da mevcut.
3- Kokteyl ölçeği olarak adlandırılan, çelikten yapılmış, 2-4-6-10 cl gibi üç dört parçadan oluşan setlerden almak.
Rakının barlarda, daha doğrusu ücreti ile tadı ve sertliği ile doğru orantı olan içki veren barlardaki ölçeği 4 cl'dir. Normal bir rakı bardağındaki miktarı ise yüzde otuz beş veya kırktır.
Tabii bu oranlar kişiye ve rakının ne ile içileceğine göre değişebilir. Rakı; soda, şalgam, ayran, su gibi sıvılarla karıştırılarak içilebileceği gibi sek olarak da tüketlebilir veya kadehte rakıyı sek olarak bırakıp katkı sıvısı ayrı bir bardaktan yudumlanarak içilebilir.
Damak tadınıza ve tercihinize göre başka alternatifler de yok değildir. Çok uzun zamandır içmemiş olsam da taze nane veya en azından kuru nane olmadan rakı içmezdim. Rakının içine bir adet taze nane yaprağı ve üstüne buz atıp yavaş yavaş anasonla suyun karışmasına izin vermek, buzun erimesi sürecinde "demlenme" muhabbetine girmek ve sonra ufak bir yudum alarak devam etmek bence güzel bir içim adabıydı. Taze nane yaprağı yerine güçlü koku yayan benzer yaprakların kullanımı da mümkün.
Rakı, mezesi bol bir içkidir. Viski gibi yanında tüketilecek gıda açısından fakir bir içki değildir. Beyaz peynir ve her türlü peynir çeşidi, beyaz leblebi, kavun rakı tadıyla uyumlu ve basit tedarik edilebilecek mezelerdir. Tabii haydari, tarama, pilaki ve daha nice meze rakı ile uyumludur. İlk saydıklarım dışında sade tahinlinli helvanın limon suyuyla ve çatal aracılığıyla ezilerek karıştırılmasından oluşan meze de rakı ile hayli iyi gider.
Tabii "keyif" anlayışınız biraz da meyhane adabına dayanıyorsa rakı içerken gidip beyaz leblebiyi kâseye koymamalısınız. Yayvan bir tabağa peçete konduktan sonra leblebiyi onun üstüne serpmek daha iyidir. Aynı şekilde peyniri dikdörtgen olarak kestikten sonra küçük karelere bölmek, yanına kesilecekse salatalığı dar, uzun dilimlere ayırmak gibi detaylar da içimi hayli etkiler.
Şu an bunları çok dağınık bir şekilde yazdığımın farkındayım ama rakı adabı denen şey birkaç satırla anlatılamayacak kadar geniştir, bu konu üzerine yazılmış kitaplar dahi bulunur. Örneğin benim tercih ettiğim rakı adabında kadeh sadece ilk yudumdan ve son yudumdan önce tokuşturulur. Ancak çoğu kişi neredeyse her yudumda tokuşturup bir şeyler söyler. Kadeh tokuşturma da farklı adaplar içerir. Kadehinizi, karşınızdaki kişinin kadeğinin üst kısmına değil de daha aşağı kısmına denk getirererek vurursanız bu saygı ifadesi olarak algılanır. Kimisi cinsiyet, kimisi yaş, kimisi de saygı nedeniyle bu davranışa girer. Ama tabii bu öyle zart diye yaşanan bir şey değildir. Aslında rakı adabının yerine oturması için rakı içtiğiniz kişinin o konuda sahip olduğu bilgiler ve bakış açıları önemlidir. Rakı adabını bilmeyen bir kişinin kadehine alttan da vursanız, buzunu siz de koysanız bir anlam ifade etmez. Daha doğrusu rakı karşınızdaki kişinin uyumu ile daha bir tatlanan içkinin adıdır. İçmeyi bilenle keyfi ne denli artıyorsa içmeyi bilmeyen adamla da o denli berbatlaşır.
Rakının çakırkeyifliği yavaş yavaş yayılır. Sarhoşluğu ise ayağa kalkma ile hızlanır. Özellikle "boğma" olarak adlandırılan rakıyı içerken neredeyse hiç etkilenmediğinizi düşünür ve rahat rahat içmeye devam edersiniz. Ancak tuvalete gitmeniz veya ayağa kalkıp birkaç adım atmanızla süreç birdenbire değişir. Hele ki bir bağ evinde ve yer sofrasında boğma rakı ile içiyorsanız işler hayli zorlaşır.
Rakı ile ilgili güzel atasözleri de vardır tabii. Bunlardan en popüleri içtikten sonra saçmalamaya başlayan insanlar için kullanılan "Rakıyı ağzınla iç! Başka yerinle değil!" cümlesidir.
"Rakı, yiğidi susturur, korkağı konuşturur" atasözü de rakı sofrası için çok gerçekçi bir deyiştir. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)
Rakıyı kendi başınıza koyacaksanız bunun için üç seçenek var:
1- Sıvı doldururken parmağın bardak içine konulması ile sıvının miktarını belirlemek.
2- Göz kararı koymak ki bu kimi zaman tadım yaparak kimi zaman da ses ile oluyor. Bu konuda pek bir fikrim yok ama şişeden veya çaydanlıktan akan suyun çıkardığı ses yankısı ile dolma oranını ayarlaadığını belirten arkadaşlarımız da mevcut.
3- Kokteyl ölçeği olarak adlandırılan, çelikten yapılmış, 2-4-6-10 cl gibi üç dört parçadan oluşan setlerden almak.
Rakının barlarda, daha doğrusu ücreti ile tadı ve sertliği ile doğru orantı olan içki veren barlardaki ölçeği 4 cl'dir. Normal bir rakı bardağındaki miktarı ise yüzde otuz beş veya kırktır.
Tabii bu oranlar kişiye ve rakının ne ile içileceğine göre değişebilir. Rakı; soda, şalgam, ayran, su gibi sıvılarla karıştırılarak içilebileceği gibi sek olarak da tüketlebilir veya kadehte rakıyı sek olarak bırakıp katkı sıvısı ayrı bir bardaktan yudumlanarak içilebilir.
Damak tadınıza ve tercihinize göre başka alternatifler de yok değildir. Çok uzun zamandır içmemiş olsam da taze nane veya en azından kuru nane olmadan rakı içmezdim. Rakının içine bir adet taze nane yaprağı ve üstüne buz atıp yavaş yavaş anasonla suyun karışmasına izin vermek, buzun erimesi sürecinde "demlenme" muhabbetine girmek ve sonra ufak bir yudum alarak devam etmek bence güzel bir içim adabıydı. Taze nane yaprağı yerine güçlü koku yayan benzer yaprakların kullanımı da mümkün.
Rakı, mezesi bol bir içkidir. Viski gibi yanında tüketilecek gıda açısından fakir bir içki değildir. Beyaz peynir ve her türlü peynir çeşidi, beyaz leblebi, kavun rakı tadıyla uyumlu ve basit tedarik edilebilecek mezelerdir. Tabii haydari, tarama, pilaki ve daha nice meze rakı ile uyumludur. İlk saydıklarım dışında sade tahinlinli helvanın limon suyuyla ve çatal aracılığıyla ezilerek karıştırılmasından oluşan meze de rakı ile hayli iyi gider.
Tabii "keyif" anlayışınız biraz da meyhane adabına dayanıyorsa rakı içerken gidip beyaz leblebiyi kâseye koymamalısınız. Yayvan bir tabağa peçete konduktan sonra leblebiyi onun üstüne serpmek daha iyidir. Aynı şekilde peyniri dikdörtgen olarak kestikten sonra küçük karelere bölmek, yanına kesilecekse salatalığı dar, uzun dilimlere ayırmak gibi detaylar da içimi hayli etkiler.
Şu an bunları çok dağınık bir şekilde yazdığımın farkındayım ama rakı adabı denen şey birkaç satırla anlatılamayacak kadar geniştir, bu konu üzerine yazılmış kitaplar dahi bulunur. Örneğin benim tercih ettiğim rakı adabında kadeh sadece ilk yudumdan ve son yudumdan önce tokuşturulur. Ancak çoğu kişi neredeyse her yudumda tokuşturup bir şeyler söyler. Kadeh tokuşturma da farklı adaplar içerir. Kadehinizi, karşınızdaki kişinin kadeğinin üst kısmına değil de daha aşağı kısmına denk getirererek vurursanız bu saygı ifadesi olarak algılanır. Kimisi cinsiyet, kimisi yaş, kimisi de saygı nedeniyle bu davranışa girer. Ama tabii bu öyle zart diye yaşanan bir şey değildir. Aslında rakı adabının yerine oturması için rakı içtiğiniz kişinin o konuda sahip olduğu bilgiler ve bakış açıları önemlidir. Rakı adabını bilmeyen bir kişinin kadehine alttan da vursanız, buzunu siz de koysanız bir anlam ifade etmez. Daha doğrusu rakı karşınızdaki kişinin uyumu ile daha bir tatlanan içkinin adıdır. İçmeyi bilenle keyfi ne denli artıyorsa içmeyi bilmeyen adamla da o denli berbatlaşır.
Rakının çakırkeyifliği yavaş yavaş yayılır. Sarhoşluğu ise ayağa kalkma ile hızlanır. Özellikle "boğma" olarak adlandırılan rakıyı içerken neredeyse hiç etkilenmediğinizi düşünür ve rahat rahat içmeye devam edersiniz. Ancak tuvalete gitmeniz veya ayağa kalkıp birkaç adım atmanızla süreç birdenbire değişir. Hele ki bir bağ evinde ve yer sofrasında boğma rakı ile içiyorsanız işler hayli zorlaşır.
Rakı ile ilgili güzel atasözleri de vardır tabii. Bunlardan en popüleri içtikten sonra saçmalamaya başlayan insanlar için kullanılan "Rakıyı ağzınla iç! Başka yerinle değil!" cümlesidir.
"Rakı, yiğidi susturur, korkağı konuşturur" atasözü de rakı sofrası için çok gerçekçi bir deyiştir. (Yorum yazmak için tıklayın)
Ekleyen: Murat Kefeli | (Şikâyet et)
Önceki İpucu: İtmeli Bisikletle Küçük Çocuğu Gezdirmek | Sonraki İpucu: Tütsü ve Mum Yakmanın Yolları